“Gözünü dikip bakma eylemi, insanın başka bir insana olağan şekilde yapmayacağı bir eylemdir. Çünkü böyle yapan bir insanın bakılan nesneyi farklı bir sınıfa yerleştirdiği anlaşılır. İnsan bir hayvanat bahçesinde bir maymunla ya da çadır tiyatrosundaki hilkat garibesi ile konuşmaz; sadece ona gözünü dikip bakar.”
-R. K. White
Türkiye İstatistik Kurumu TÜİK 2018 yılı “Yaşam Memnuniyeti Araştırması” sonuçlarına göre, kadınlarda mutluluk oranı 2017’de yüzde 62,4 iken önce 2018’de yüzde 57’ye daha sonra 2020’de yüzde 53,1’e geriledi.
Bu istatistiklerin birçok farklı sebebi olduğunu söyleyebiliriz ancak bu yazıda özel olarak R. K White’ın gözünü dikip bakma olarak adlandırdığı eyleme maruz kalmanın etkilerine odaklanacağız. Kadınlar birçok durumda, bu eyleme hiçbir sebep olmadan maruz kalırken bu durum onların zaman zaman, örnekte de olduğu gibi bir hilkat garibesi gibi hissetmelerine sebep olabiliyor. Kimi zaman davranışları, kimi zaman kıyafet seçimleri göz önünde bulundurularak bu tip gözünü dikip bakma eylemine maruz kalan kadınlar baskı altında hissettikleri için farkında olsalar da olmasalar da toplumun geri kalanından daha az özgür bırakılıyorlar.
Özellikle son yıllarda, kadınların kıyafet seçimleri sebep gösterilerek gözünü dikip bakma eyleminin bir adım ötesine geçip zorbalıklar bile yapılabiliyorken bu durumun doğurabileceği psikolojik baskının, etkinin ötesinde sosyal ve kültürel sonuçların ortaya çıkaracağı olumsuz etkiler göz ardı edilmemelidir. Aksi halde basit bir bakma eylemi olarak nitelendirilebilecek bu eylemin tahmin edilenden çok daha derin ve tehlikeli sonuçlarının olması kaçınılmaz olacaktır.
Her türlü kıyafet seçimi ve toplum içinde davranışların sergilenmesi yani gündelik yaşamda benliğin, kimliğin sunumu söz konusu olduğunda, karşılaştığımız sunum ne olursa olsun normal karşılamalı. Erving Goffman bu durumu “Medeni ilgisizlik” kavramıyla ifade etmiş ve medeni ilgisizliği aynı ortamda bulunanlara, başka toplumsal özelliklerini değil, sadece o topluluğun katılımcısı olmalarını göz önünde bulundurarak muamele eden nezaket tutumu olarak tanımlamıştır. Medeni ilgisizlik kavramı sadece kadınların gündelik yaşamda benliklerinin sunumuyla sınırlı kalmayıp toplum içindeki her türlü kimliğin gündelik yaşamda White’ın tabiriyle hilkat garibesi gibi hissettirilmeden sunulmasına olanak sağlayan nezaket tutumudur. Medeni ilgisizlik nezaketinin uygulanmamasının sonuçlarını, kadınların gündelik yaşamları üzerinden değerlendirmiştik fakat bu durum toplumun tamamı düşünüldüğünde, herhangi bir gösterge bakımından farklı olan herhangi birinin toplumun dışına itilmesi ve kamusal hayatta kendini ifade etmesinin zorlaşması gibi sonuçları da beraberinde getirir. Bu tanımlamalar, medeni ilgisizliğin sadece olumsuz anlamda gözünü dikip bakma eyleminin tersi olduğu anlamına gelmez. Tam anlamıyla medeni ilgisizliği tanımlamak gerekirse, herhangi bir kişinin yine herhangi bir kişiye sadece orada var olduğunu belli edecek kadar dikkat gösterdikten hemen sonra baktığı kişinin özel bir merak ya da herhangi bir tasarı hedefi olmadığını göstermek için bakışlarını ve dolayısıyla dikkatini başka yöne çevirmesidir. Bir başka açıdan bakmak gerekirse bir kişi medeni ilgisizlik sergileyerek bu nezaketi gösteriyorsa Erving Goffman’a göre aynı nezaketi beklediğini de belirtmiş olur.
Peki sürdürülebilir bir toplum için medeni ilgisizlik kavramı ne kadar önemli? Medeni ilgisizlik kavramı, insanın kültürel gelişiminde sosyalizsayonun önemi de düşünüldüğünde mutluluk ve wellbeing yani esenlik hissi ile doğrudan bağlantılıdır. Bu bağlamda ele almış olduğumuz gözünü dikip bakma eyleminin, maruz kalan kişiler üzerinde oluşturduğu etkiyi yorumlayabiliriz. Aynı şekilde medeni ilgisizlik davranışının yaygın olduğu bir toplumda insanların kimliklerini istedikleri gibi ifade edebilecekleri ve bunu yaparken herhangi bir baskıya maruz kalmıyor olacakları da düşünüldüğünde, bu toplumda insanların daha mutlu olacakları yorumu yapılabilir. Ülkelerin mutluluk endeksini yayınlayan World Happiness Report 2021 (2021 Dünya Mutluluk Raporu)’na ve Avrupa ülkelerinin cinsiyet eşitliği endeksini yayımlayan Gender Equality Index 2021 (2021 Cinsiyet Eşitliği Endeksi)’ne göre en mutlu ve toplumsal cinsiyet eşitliğini en başarılı şekilde sağlayan ilk 5 ülkenin 4’ü aynı ülkeler. İsveç, Finlandiya, İzlanda ve Hollanda toplumsal cinsiyet eşitliğini en başarılı şekilde uygulayan ülkeler olmakla birlikte en mutlu insanların yaşadığı ülkeler olmayı da başarmışlar.
Toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamında düşündüğümüzde kadınlara başka hiçbir sebep olmaksızın sadece kadın oldukları için medeni ilgisizlik davranışının sergilenmediği ve onların toplumun dışındaymış gibi hissettirildiği toplumlarda kadınlar kamusal alanda daha az yer alacak. Medeni ilgisizlik davranışının yaygın bir şekilde ve sistematik olarak kadınlara karşı uygulanmadığı bir toplum düşündüğümüzde, bu toplumda kadınların sosyalizasyon süreçlerinde büyük sorunlar ortaya çıkacaktır. Bu noktada kadınların kamusal alandan uzaklaşmasının yanında mutluluk ve esenlik hissi de daha uzak olacak. Tüm bunların sonucunda, kadınların kamusal alanda yeterince temsiliyet fırsatı bulamadığı bir toplumda 5. Sürdürülebilir Kalkınma Amacı (SKA) olan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği amacının gerçekleştirilmesi için atılan diğer adımlar da anlamını yitirecek.
Sonuç olarak medeni ilgisizlik tutumu gündelik yaşamın her alanında çok büyük bir yer kaplaması ile birlikte hem günümüzde kadınların toplumsal ve kamusal alanda daha özgürce yer almaları hem de toplumun her kesiminin dolaylı olarak toplumun bir parçası olması durumundan mahrum edilmemeleri açısından son derece önemlidir.
KAYNAKÇA
Giddens, A. (2009). Sosyoloji başlangıç okumaları. Çev. Günseli Aksoy, İstanbul: Sav Yay.
Goffman, E., & Cezar, B. (2009). Günlük yaşamda benliğin sunumu. Istanbul: Metis.
White, R. K. (1948). “Studies in Adjustment to Visible Injuries: Evaluation of Curiosity by the Injured” , Journal of Abnormal and Social Psychology.
World Happiness Report 2021
Gender Equality Index 2021 – Report