İç Anadolu’da bulunan köklü aile şirketlerinden birinin genç kuşak temsilcisi ile yaptığımız sohbette şöyle diyordu:
“Büyükbabam bir “etki yatırımcısı” ama kendisinin bundan haberi yok!”
Büyükbabası yıllarca yeni bir işe girişen çalışanlarına başlangıç sermayesi vermiş, mentorluk yapmış ve referans olmuş. Örneğin, bir erkek çalışanının ölümünden sonra eşine, bisküvi dağıtım işi kurması için başlangıç sermayesi vermiş, sonra bu yeni dağıtım şirketini kendi dağıtım ağına dahil etmiş ki güvenilir bir dağıtım noktası olarak ona başvurulsun. Büyükbaba bununla kalmayıp çalışanların çocuklarının üniversite eğitimi için faizsiz mikro krediler vererek okumalarını sağlamış. Kendisi, ne mikrokredi kavramının kurucusu Muhammed Yunus‘un adını, ne de onun kurduğu Grameen Bankası‘nı duymuş. Ama aklın yolu bir; aynı prensiplerle çalışmış.
Şirketin kurucusu olan büyükbaba yoksul bir aileden geldiği ve yoksulluk zincirini girişimci tabiatıyla kırıp başarılı olduğu için bunun karşılığında, içinde bulunduğu toplumda aynı sorunlarla boğuşan insanlara yoksulluktan kurtulmaları için yol göstermeyi görev bilmiş. Bu insanların eline bizzat para vermekten ziyade, kendisinden öğrenmeleri ve verdiği bu sermaye ile ekonomik olarak büyümelerini izlemeyi tercih etmiş. Bu sosyal yatırımları yıllarca gizli tutmakla birlikte kendisi hayata veda ettikten sonra devam etmesinden endişe duyduğu bu girişimlerini, çalışanları için yasal olarak kurduğu bir sandık ile kurumsal hale getirmiş.
Sosyal etki yarattığını bilmeden tüm bu sosyal yatırımları kendi finansal yatırımları ile birlikte yapan büyükbaba, bunun karşılığında piyasada ve çalışanları nezdinde kazandığı güven ve itibar sonucunda daha çok müşteri kazandı. Çalışanlarının çocukları iyi eğitim alıp, çok daha yüksek maaşlı yerlerde çalışabilecekken; şirkete dönüp çalışmaya başladılar, şirketi daha inovatif hale getirdiler. Böylece şirketin kârlılık oranları katlandı.
Büyükbaba sadece şirketini kurmakla ve finansal yatırım yapmakla kalmadı, aynı zamanda sosyal yatırımları ile “sosyal etki” yaratmayı başardı.
Şirket bugün üçüncü kuşak tarafından yönetilmekte ve Türkiye’nin sadece sektörel liderlerinden biri olmakla kalmayıp en çok sosyal yatırım yapan şirket gruplarından biri olma ünvanına da sahip.