Bu haftanın en umut verici haberlerinden birisi, 8 Haziran 2020 Dünya Okyanus Günü’nde, UNDP Türkiye, Dünya Serbest Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen‘i “Sudaki Yaşam Savunucusu” ilan etmesiydi. Şahika Ercümen sporculuk yaşantısında birçok uluslararası başarıya imza atarken çevre kirliliği, plastik kullanımı ve iklim krizi gibi konularda farkındalık yaratmak için Salda Gölü’nden Antartika’ya kadar farklı dalışlar yaptı.
Şahika’nın başarılarına, denizleri ve denizlerdeki yaşam çeşitliliğini korumak için başlattığı veya ortak olduğu projelere kısmen tanıklık ettim. Bu süreçte etki ve sosyal değer yaratmanın ne kadar önemli olduğunu anladım ve denim sektöründe kurguladığım projelerin merkezine de bu bakış açısını yerleştirmeye çalıştım. Şahika ile bir araya gelmemizi sağlayan ise mavi oldu. Şahika’nın denizlere benim de denime olan tutkum ile 2010 yılında Bozburun’da tanıştıktan hemen sonra bir proje üzerinde çalışmaya başladık. Şahika dünya çapından tanınan rekortmen bir sporcu, ben de denim sektöründe yönetici idim ama çok benzer yaklaşımlar ile denizlerdeki atıklara, suyun değerine, okyanus yaşam çeşitliliğine, iklim krizine dikkat çekmek istiyorduk. O dönemde çalışmakta olduğum Orta Anadolu firmasında Suyu Koru projesini tasarladık ve saha çalışmalarına başladık. Kurguladığımız projenin merkezinde denizin ve denimin rengi mavi vardı.
İnsanlığa ve çevreye ait sorunların ve krizlerin çözümü için sadece devletlerin veya sivil toplum kuruluşlarının çabalarını beklemenin yeterli olmayacağına ikna olduğumuzu düşünüyorum. Özel sektördeki yatırımların, pazarlama harcamalarının, iletişim projelerinin, toplumu, insanlığı, çevreyi kapsayan yol haritaları ile yönlendirilmesi, süreç zincirindeki paydaşları ve de bireyleri direkt dahil etmesi ile yeni iş modelleri oluşturmak mümkün. Etki yaratmanın en önemli kriterleri arasında proje paydaşlarının direkt olarak sürece dahil olmasını ve aktarılmak istenilen farkındalığı deneyimlemelerini sağlamaktır diye düşünüyorum. Bir jean pantolon yaşam döngüsünde 3700 litre su tüketmekte (bkz: The Life Cycle of a Jean).
Denim sektöründeki su tüketimi konusuna ve yine sektörün ürettiği petrol bazlı polyester atıklarına dikkati çekmek üzere New York’ta sektör fuarı sonrasında, birçok ünlü jean marka yöneticisine ve tasarımcısına, Şahika’nın eğitmenliğini yaptığı “Bir yunus gibi yüzmek” çalışması ile su altında nefes tutmayı ve bir yunus gibi yüzebilmeyi ve aynı zamanda da denim ve jean üretimlerinde ki su kullanımı ve atık su konularında bir bütün gün sohbet ettik, Şahika gibi deneyimli bir sporcudan hem nefes hem de mono palet ile yüzme dersi aldık ve bu sırada endüstrinin en önemli sorunlarından birine dikkat çekebildik ve yapılan yenilikleri aktardık.
Yaptığımız çalışma sadece anlık farkındalık yaratmanın bir adım ilerisinde, proje katılımcılarının deneyimleri sonrasındaki olası davranış değişiklikleri ile projenin gelecekteki değerini de yaratabilmiştik. Yine aynı bakış açısı ile bu sefer bir jean markası Mavi’nin ve Ekolojik Araştırmalar Derneği EKAD’ın da dahil olduğu İndigo Deniz Kaplumbağaları projesi gelişti – denizlerin canlılığı ile indigo yeniden kavuştu. Gönüllülük konusunu ve çevre bilincini popüler kültürün içine dahil eden bu çalışmada tedarik zinciri ile tüketiciler kaplumbağaların yaşam döngüsüne destek olmak üzere buluştu ve katılımcılara çoklu fayda sağlayan bir sosyal değer yaratmış olduk.
2020 yılının başından itibaren dünyadaki olumsuz olaylar ile kişisel, toplumsal değerlerimizi, tedarik zincirlerinin global sürdürülebilirliğini sorgularken ortak buluşma alanlarımızı, zorunluluklarımızı, gelecek hedeflerimizi, insanlığımızı masaya yatırıp değişim yaratmak istediğimiz alanları gözden geçirebildim. Bu süreçte bazı geçmiş çalışmaların değerini daha çok anladım.
Günümüzde Şahika Ercümen gibi etki yaratabilme isteği, eğilimi, gücü doğal yapılarından gelişen liderler ile iş dünyasının sürdürülebilir kalkınma araçları rehberliğinde ve tüm paydaşlarını dahil ettikleri projelerde buluşması ve yarattıkları değerin anlık bir heves ötesinde; ilerleyen, gelişen etki platformlarında dönüşmesinin önemini ve gerekliliğini görüyoruz.
Şahika Ercümen ile Röportaj
Ebru Debbağ: UNDP Sudaki Yaşam Savunucu’su oldun, tebrik ederiz. Peki bu ne demek olacak? Önümüzdeki dönemde seni nasıl bir çalışma süreci bekliyor?
Şahika Ercümen: Bu spora başladığım ilk günden beri, Gandhi’nin dediği gibi görmek istediğim değişimin kendisi olmaya çalıştım. Kırdığımız her dünya rekorunu bir sosyal sorumluluk projesine atfettik. Ülkemizdeki Sıfır Atık projesinde de, İtalya’da plastik sorununa dikkat çekmek için yaptığım havuz dalışında da, ülkemizin birbirinden güzel ve korunması gereken göllerinde yaptığım rekor ve keşif dalışlarında da amacım sudaki yaşamı tanıtmak ve korumak için ilham vermekti. Bu çabalarımın, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı tarafından fark edilmiş ve Sürdürülebilir Küresel Amaçlardan 14.sü olan “Sudaki Yaşamı Savunma” görevini bana verildi. Birlikte çok daha güçlüyüz. Pek çok hayal ve hedefimiz var. Eğitim materyalleri, sualtı fotoğraf ve videoları, söyleşiler, kongreler… Bunlardaki ortak amaç okyanuslar, denizler, su kaynaklarının korunması ve sürdürülebilir kullanımı için farkındalık oluşturmak, kalıcı pozitif değişimler yaratmak.
Ebru Debbağ: Birçok dünya rekorun, dünyanın farklı yerlerinde dalış çalışmaların var. 110mt Buz Altında Yatay Dalış dünya rekorundan, paletsiz değişken ağırlıkla yaptığı dalışta 91 metreye ulaşarak dünya rekorun, paletsiz ip destekli serbest dalış kategorisinde 72 metrelik derecesiyle yeni bir dünya rekorun, Antartika’daki Horseshoe adasında dalışın bunlardan sadece birkaç tanesi. Seni en çok hangi dalışın heyecanlandırdı diye sormak istedim. Bir de bu rekor dalışların sonrasında neler hissediyorsun?
Şahika Ercümen: Beni şüphesiz en çok heyecanlandıran dalış penguenlerin, fokların, balinaların Beyaz Kıtası “Antarktika” dalışı. Dünyanın en extreme şartlarında fakat vahşi doğanın da bir o kadar içinde.
Ebru Debbağ: Her gün yaklaşık olarak 8 milyon plastik parçası denizlere atılıyor. Pasifik Okyanus undaki atık ada Teksas eyaletinin büyüklüğünde ve her sene yaklaşık olarak 8 milyon ile 14 milyon ton plastik yine denizlere atılıyor. Denizlerin ve deniz yaşamının gerçek dostu olarak bu konuda ne söylemek istersin? Farkındalık oluşturmak konusunda nasıl etki yaratabiliriz? Tüketiciler neler yapabilir?
Şahika Ercümen: Maalesef plastik çağında yaşıyoruz. Böyle giderse 2050’de denizlerimizde balıktan çok plastik olması bekleniyor. Bunun için bireysel, yerel, küresel acil önlem planları almalıyız ve en önemlisi bütüncül bir yaklaşımla hareket etmeliyiz. Örneğin geri dönüşüm her ne kadar belediyelerin görevi gibi görünse de biler evlerimizde atıkları ne kadar ayrıştırıyoruz? Gerçekten üşenmeden kağıt, plastik, cam ayırıp doğru yerlere atıyor muyuz? Jean’lerimizi birkaç kez giyip hemen makinaya mı atıyoruz? Tek kullanımlık pet şişe, poşet yerine matara ve bez çanta taşıyor muyuz?
Ebru Debbağ: Denim sektörü ile çalışmaların oldu-bu çalışmalar sırasında nasıl bir farkındalık yaratmayı amaçlamıştın? Farklı sektörlerle ortak projeler yapmaktasın ve merak ettiğim denim sektörünün senin için bir özelliği var mı? Denim üretici ve tüketicilerine söylemek istediğin bir şey var mı?
Şahika Ercümen: Denim sektörü ile iş birliklerim seninle başladı. Denizleri birlikte koruyalım mı dediğinde ne kadar mutlu olduğumu hala hatırlıyorum. Mısır’da sualtı fotoğraf ve videoları çektik. New York ve Berlin’de fuarlarda projelerimizi katılımcılarla buluşturduk. Türkiye’nin birinci, Akdeniz’in en büyük ikinci yuvalama alanı Belek’te Deniz Kaplumbağalarının yaşam alanları için çalışmalar yaptık. Senin gibi duyarlı bir yönetici ile çalışmak beni pek çok küresel proje için motive etti. Bildiğimiz gibi denim sektörünün aslında en zarar verdiği alan su. Ben de hepimizin yaşamının vazgeçilmesi jean’lerimizin üretiminden tüketimine olan süreci çok önemsiyorum. Üretimde özel koleksiyonlarında hem kenevir gibi daha az su gerektiren Wellthread koleksiyonu gibi, hem de su kullanımını azaltan metodlar kullanan Levis markası ile son yıllarda pek çok çalışma yaptık. Tüketicilere ürünü nadir yıkamak onun yerine havalandırmak ve güneşe asmak gibi önerilerimizi pek çok kanaldan duyurduk. Su konusuna kamuoyunda dikkat çekmek için; denizlerimizin ve kıyılarımızın kirlenmesini önleme amacını sahiplenen TURMEPA ile bir araya gelerek, özellikle çocukların da katılımı ile deniz ve kıyı ekosistemini korumaya katkıda bulunmak için, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile iş birliği içinde yürüttüğü “Sıfır Atık Mavi” Projesi kapsamında gerçekleşen kıyı temizleme etkinliği düzenledik. Bunun yanında israfın önlenmesi, deniz ve kıyı ekosistemi verileri, kaynakların verimli kullanılması, atık miktarının azaltılması ve geri dönüştürülmesini kapsayan çevre eğitimi de verdik. Örneğin sadece birkaç saat içinde 26,5 kilogram plastik, 13 kilogram cam, 8,7 kilogram metal, 17,5 kilogram kağıt, 4886 adet izmarit, toplamda ise 65,7 kilogram çöp toplandı. Ayrıştırılarak toplanan çöpler katı atık bertaraf tesisine gönderilmek üzere hazırlandı. Etkinlik sonunda tüm veriler Sıfır Atık Mavi veri tabanına aktarıldı. UNDP Türkiye “Sudaki Yaşam Savunucusu” olarak ise küresel çapta büyük hedeflerimiz var. Nefes alan bir gezegen için son nefesimize kadar çalışacağız.