2008 yılında ABD ve tüm dünyayı sarsan ekonomik krizi hatırlayalım:
Her şey, ABD’de emlak borsasının yükselmesi ve bankaların düşük gelirli ailelere yüksek kredi notu ile uygun fiyatlı kredi vermesiyle başladı. Bankalar, kredi borçlarının ödenememesi durumunda en kötü ihtimalle varlıkların kendilerine geçeceğini ve bu mülklerin satışı yoluyla her halükarda kar edeceklerini düşünüyorlardı. Yapılan bu kredi sözleşmeleri birleştirilerek ve paketlenerek borsada alıp satılabilen tahviller haline gelmişti. İnsanların emlak kredisi borçlarının tahvile çeviren bu kontrolsuz ekonomi, yüksek kâr elde etmek isteyen kredi kuruluşlarının ve aracılarının kredi puanları ve risk göstergeleri ile ilgili yanlış, eksik ve yanıltıcı bilgi vermeye başlamasıyla iyice kontrolden çıktı.
Etki yatırımları 2008 krizinden sonra ortaya çıkmaya ve yükseliş trendi göstermeye başladı. Peki nasıl oldu da, nice bankanın ve kişinin batmasına neden olan ABD Merkez Bankası Başkanı Greenspan tarafından “yüzyılın krizi” olarak anılan bu krizden “etki yatırımı” modeli sıyrılıp çıktı?
2008 krizinden çıkan derslerden biri, finans kuruluşlarının kişilere ve topluma karşı artık kâr maksimizasyonunun ötesinde bir sorumluluk taşıdığının anlaşılmasıydı. Yatırımlara sağlanan fonların tahsisi için şirketin sadece finansal tablolarına bakmanın yeterli olmadığı, yatırımı gerçekleştirecek şirketin diğer unsurlarına da bakmanın gerekliliği ortaya çıktı; şirket iyi yönetiliyor mu, çalışanların iş güvenliği var mı, bağımsız yönetim kurulu üyeleri var mı, çevreye duyarlı mı gibi kriterler aranmaya başlandı. Bu kriterler, şirketin bünyesi içinde sunduğu tehdit ve fırsatları da ortaya çıkardığı için şirketin değerini ve hisse fiyatlarını etkiler hale geldi.
Birleşmiş Milletlerin 2015 yılında, 2030 yılına kadar ulaşılması beklenen 17 adet sürdürülebilir kalkınma hedefini ilan edip uygulamaya koyması ile “sürdürülebilirlik yatırımları” kavramı da ortaya çıktı. Bu grup içinde yer alan etki yatırımları, hizmetin ulaşamadığı toplumsal problemlerin özel sektör yatırımları ile karşılanmasını ve proje bazlı finansman ile toplumsal ihtiyaçların karşılanmasını esas aldı.
Etki yatırımlarının en önemli rolü, çözüm bulmamış toplumsal ve çevresel zorlukların uzun dönem yatırımlarla ölçülebilir ve pozitif etki yaratarak çözümlenmesini hedeflemesidir. Bugün, etki yatırımları her coğrafyada, geniş bir varlık yelpazesi içinde kamuda ve özel sektörde gerçekleşmekte; yeter ki bu yatırımlar ile “etki” oluşturma niyeti şirketin iş modelin entegre edilmiş olsun.