Görsel Kaynağı: Sürdürülebilir Elektrikli Araç Şarj İstasyonu – Cobe Mimari Tasarım, Danimarka
Geçtiğimiz yıl Nature Sustainability’de yayınlanan ve BBC’nin “Elektrikli Araç Emisyonu Hurafesi Çökertildi” başlığıyla haberleştirdiği çalışma ilgi çekici. Bu çalışmaya göre 2050 yılında küresel pazarın yarısını oluşturması öngörülen elektrikli araçlar, halihazırda tüm yaşam döngüleri dikkate alındığında dahi dünyanın %95’inde içten yanmalı geleneksel araçlardan daha sürdürülebilirler ve aradaki fark, İzlanda, İsveç ve İsviçre gibi ülkelerde %70’i buluyor (Knobloch vd. 2020).
Bu potansiyeli kullanabilmek için elektrikli araç teknolojisi kadar, yeni nesil “benzinsiz” istasyonların geliştirilmesi de önem taşıyor. İşin teknik tarafında iki ana akım olarak hızlı şarj ve akü değişim rampaları öne çıkıyor. Ancak döngüsel ekonomi temelli, küresel geçerliliği olacak daha kapsamlı bir bakış açısı gerekmekte.
İstasyonların, tasarım, inşaat, işletme, yenileme, yeniden kullanma ve geri dönüşümden oluşan yapı yaşam döngülerinin itinayla ve ölçeklenebilir bir modelle planlanabilmesi öncelikli bir konu. Bu noktada öne çıkan gereklilikleri iki kısımda ele alabiliriz;
Yeşil bina gereklilikleri:
- İleri bir yapı bilgi modellemesi (BIM) yaklaşımıyla yapı yaşam döngüsünün en başından sürdürülebilir ve farklı lokasyonlara uygulanabilir (ölçeklenebilir) şekilde planlanması
- Doğal ve çevreci malzemelerin ve inşaat tekniklerinin kullanımı
- Enerji verimliliği yüksek donanımların kullanımı, nesnelerin interneti destekli yazılımlarla enerji verimliliğinin daha da artırılması
- Yerinde yenilenebilir enerji üretimi ve/veya yeşil enerji sertifikası temini
- Pasif iklimlendirme, yağmur suyu toplama ve gri suyu değerlendirme gibi ek adımlarla sürdürülebilirliğin ve verimliliğin daha da artırılması
- Sıfır atık yaklaşımıyla etkin atık yönetimi yapılması
- Gerek proje alanında gerekse de proje alanının ötesinde, doğal habitatın korunmasını destekleyecek adımların atılması
Sosyal gereklilikler:
- İnsani boyutlarda, geniş kitlelerin eşitlikçi erişimine açık tasarımlar yapılması
- Geniş bir e-mobilite stratejisi ile tüm elektrikli araç tiplerine hizmet verilmesi
- Tasarım ve işletme adımlarının kentsel dayanıklılık perspektifi ile yürütülmesi
- Kent dokusu ve doğa ile bütünleşebilen yaklaşımların benimsenmesi
- Sadece istasyon görevi üstlenmeyen, sosyal açıdan dinamik yapılar geliştirilmesi
Tüm bu gereklilikleri tek bir örnek istasyonda gerçekleştirebilmek bile başlı başına önemli bir iş olsa da etki yatırımına konu edilebilecek bir model ortaya koymak için yeterli olmayacaktır. Öncelikle işbu istasyonun sosyal ve çevresel etkisinin sistemli ve kantitatif bir şekilde ölçümlenebilmesi gerekecektir. İkinci adımda, yaratılan pozitif etkinin yanı sıra piyasa normlarına eş veya yakın getiri oranlarının sağlanabiliyor olması beklenecektir. Üçüncü adımda, istasyonun yeni yatırım yaklaşımlarına konu edilebiliyor ve sermaye piyasası araçlarıyla menkul kıymetleştirilebiliyor olması önem arz edecektir.
Bu modelin doğru kurgulanabilmesi için mevzuatın da dünyadaki gelişmeleri yakalaması ve proaktif bir yasa-yapıcılık pratiğinin ortaya konması gerekmektedir. Bu doğrultuda paydaşlar arasında sinerji sağlanabilmesi çok kritik. Mevzubahis sinerji ancak merkezi ve yerel kamu otoritesini, özel sektörün hem reel hem de finans kesimlerini, iş örgütlerini ve kar amacı gütmeyen kurumları, konunun iş geliştirme, tesis yönetimi, tedarik zinciri, mimari ve mühendislik adımlarında yer alacak uzmanları, akademik bilgi birikimini, son kullanıcıları ve geniş toplum kesimlerini bir araya getirerek elde edilebilir.
Sürdürülebilir istasyonlar, erişilmesi kolay bir hedef olmasalar da Türkiye için küresel elektrikli araç piyasasında yer edinme yolunda en makul yatırım alanlarından biri olma potansiyeline sahipler.
Knobloch, F., Hanssen, S., Lam, A. et al. Net emission reductions from electric cars and heat pumps in 59 world regions over time. Nat Sustain 3, 437–447 (2020).