Etki verileri ne için kullanılır? Çoğunlukla etki verilerinin amacının bir etki yaratıldığını kanıtlamak olduğu söylenecektir. Varılan sonucun neredeyse her zaman bir etkiniz olduğu, bu etkinin olumlu ve hedeflerinizle uyumlu olduğu şaşırtıcı olmayacaktır. Ama bu kadarla kalıyor mu? Etki verileri sadece bu amaç için mi kullanılıyor?
Aşağıdaki makale Bonnie Chiu ve Jeremy Nicholls tarafından ortaklaşa yazılıp Karaca Bingöl tarafından Türkçe’ye çevirilmiştir. Yazının orijinali için bu linke tıklayınız:
Etki ölçümünün görece kısa tarihinin büyük bir kısmında, ve etki ölçümü ve yönetiminin daha da kısa tarihinde, etki verilerinin amacı bir etki yarattığınızı kanıtlamak olmuştur. Neredeyse her zaman bir etkiniz olduğu, bu etkinin olumlu ve hedeflerinizle uyumlu olduğu sonucuna varılması şaşırtıcı olmayacaktır.
Bu pek de faydalı değildir. Social Value International gibi kuruluşlar (belki de fazla sessiz bir şekilde) bu varılan sonucun hem yararlı olmadığını, hem de etki verilerinin birincil amacının da bu olmadığını savunuyor.
Etki verilerinin temel amacı, etkiyi artırmak için seçenekler üreten içgörülerin kaynağı olmasıdır. Bunu, diğer seçeneklere kıyasla daha fazla etki yaratması beklenen bir seçeneğin seçilmesine yönelik kararlar takip eder. “Beklenen” hemen bunun bir tahmin olduğunu ve bir tahminin doğrulukla ölçülmesinin mümkün olmadığını gösterir. Bu nedenle yanlış ya da en iyi olmayan seçeneğin seçilmiş olması riskinin bulunduğu anlamına gelir. Geri dönüp diğer seçeneği seçemeyeceğiniz için bu durumda doğru seçeneği seçip seçmediğinizi kesin olarak bilme olasılığınızın düşük olduğu da doğrudur. Şimdi durum biraz da olsa farklı. En iyi seçeneği seçme olasılığımızı sadece artıran süreçler ve sistemler oluşturabiliriz; etkin hesap verebilirlik de bunu başarır.
Her ne kadar pek çok kişi etki verilerinin karar verme sürecinde kullanıldığını iddia etse de, örnekler azdır. Hatta mevcut seçenekler arasında yapılacak seçime dair kararın net olduğu daha da az örnek vardır. Zaten karar alma, seçenekler arasından bir seçim yapılması değilse nedir? Belki de bir fon sağlayıcının yatırım yapıp yapmayacağına karar vermek için kullandığı bir bilgidir. Ancak burada bile daha ziyade ulaşılması gereken bir eşik olduğu ve fon sağlayıcının diğer kriterleri de kullanarak seçenekler arasında seçim yaptığı görülür.
Sınırlı kaynakların efektif bir şekilde kullanıldığını kontrol etmenin kritik bir yolu olarak, herkesin bir faaliyete kaynak tahsis etmeden önce seçenekleri değerlendirmesi gerektiğini biliyoruz. Ancak, elbette, kuruluşların etkiyi deneyimleyen insanlar tarafından sorumlu tutulmadığı durumlarda, “efektif bir şekilde” sadece olumlu bir etki olduğu (ve genellikle ilgili olumsuz etkilerin göz ardı edildiği) anlamına gelir. “Efektif bir şekilde”nin seçeneklere karşı test edilmek anlamına geldiğine dair çok az kanıt vardır.
Seçeneklerin olduğu yerlerde de bunlar genellikle üç tip olarak karşımıza çıkar. Tercih edilen seçenek (dahiyane), hiçbir şey yapmama seçeneği (bir seçenek değil) ve çılgın seçenek (tehlikeli).
Etki verileri iyi ve çoğu zaman uygulanabilir seçenekler için temel kaynaktır. Bunların hepsi de karşılaştırmalardan doğar; neticede ölçümün amacı da budur.
Ana karşılaştırma kaynakları, diğer kuruluşlarla karşılaştırılabilir olmak için veriye ihtiyaç duymaz. Kuruluşlar arasında karşılaştırma yapabilmemiz için göstergelerin standartlaştırılmasına ne kadar odaklanıldığını düşündüğümüzde bu durum şaşırtıcı gelebilir.
Yapabileceğimiz (en az) dört olası karşılaştırma vardır:
Ölçülen gerçek etkinin hedeflerle karşılaştırılması
Performans, hedeflenenin altındaysa, bunu artırmak için ne gibi fikirlerimiz var? Buna aynı kaynak seviyesiyle ilgili fikirler de dahil. Herhangi bir iyileşmenin ancak daha fazla kaynakla mümkün olabileceği argümanı, kuruluşun halihazırda performansı en üst düzeye çıkardığını (pek olası değil) ve hedefi belirleyen kişinin aşırı iyimser olduğunu varsayar.
Ölçülen gerçek etkinin önceki yıllarla karşılaştırılması
Arttı mı? Neden? Etkiyi artıran her neyse ondan daha fazla yapabilir miyiz?
Düştü mü? Neden? Etkiyi düşüren her neyse onu daha az yapabilir miyiz?
Akranlarla karşılaştırma
Bu mümkün ancak çoğu zaman, standart göstergelerle bile, daha az kullanışlı. Ne de olsa yaptığınız işleri ve çalıştığınız insanları başka bir kuruluşla karşılaştıramazsınız. Bütünlük açısından yine de akranlarla karşılaştırmayı listeye dahil ettik.
Paydaş grupları içinde karşılaştırma
Bu, içgörülerin ana kaynağıdır.
Etki verileri bir dizi veri noktasıyla birlikte gelir. Örneğin, bir sonuçtaki değişim miktarı, değişim süresi, değişimin nedenselliği, değişimin diğer değişimlere kıyasla göreceli önemi.
Paydaşlar da bir dizi özelliğe sahiptir. Genellikle yaş, cinsiyet, konum, eğitim ama aynı zamanda umutları, tutumları, tercihleri de buna dahildir; tıpkı bir müşteri içgörü ekibinin bulacağı gibi.
Paydaşların herhangi bir segmentasyonu arasında sonuçlarda, herhangi bir veri noktasına ilişkin tek bir karakteristik ya da karakteristik kombinasyonuna dayalı herhangi bir fark olduğunda şu soru sorulur: Neden bir grup diğerinden daha “yüksek” bir sonuç elde etti? Bu soru içgörüler edinmenizi sağlayacaktır.
Tüm veri noktalarına ya da tüm paydaş karakteristiklerine sahip olmayabilirsiniz; önemli değil. Hâlâ içgörü elde etme olanağınız vardır. Fakat veri noktalarının ve karakteristiklerin sayısı arttıkça içgörülerin sayısı da katlanarak artacaktır.
Etkiler, amaçlanmayan olumlu ve olumsuz etkileri de içeriyorsa (sizin amaçladığınız etkileriniz, ya da belki de bir paydaşın bakış açısından amaçlanmamış etkiler) içgörülerin sayısı daha da artacaktır. Bunlar içgörü, seçenek yaratma ve inovasyon için bulunmaz Hint kumaşıdır. Paydaşlarınızın değer verdiği diğer etkiler için performansı artırarak, amacınıza yönelik performansı da nasıl artırabileceğinizi fark etmenize yardımcı olacaklardır.
Efektiflik, içgörülerin sayısı, dikkate alınan seçeneklerin sayısı, alınan kararların sayısı, değişmeme kararlarıyla karşılaştırıldığında değişme kararlarının oranıdır. Böylelikle fon sağlayıcılar ve yatırımcılar gerçek efektifliğe göre seçim yapmaya başlayabilir. Etki raporunuzla birlikte bu, etkinizi kanıtlamaya başlayacaktır; tabii birincil amaç olarak değil bir sonucu olarak.