Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Nerede?

Kategori: Blog Tarih: 23 Temmuz 2022
4

“Sürdürülebilir ekonomik ve sosyal büyüme, yoksulluğun önlenmesi ve sosyal adaletin sağlanması ancak kadınların ekonomik ve sosyal kalkınmaya katılımlarının sağlanması ile mümkün olabilir…” (BM, IV. Kadın Konferansı Pekin Deklarasyonu, 1995)

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini istihdam ve çalışma hayatının her alanında görebiliyoruz. Hayatımızın bir gerçeği olarak karşımıza çıkıyor ve aslında bunu ortadan kaldırmak için de yollarımız, hedeflerimiz bulunuyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Madde 8 “İnsana Yakışır İş”, en temel haliyle çalışma şartlarının iyileştirilmesine odaklanarak eşitlikçi, kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasını hedefler. Spesifik olarak ise istihdam hakları, gelir eşitliği, sosyal güvenlik ve cinsiyet eşitliği gibi alanları kapsar. Çalışma hayatında kadınların erkeklerden daha az oranda olduğu, kayıt dışı sektörlerde ise daha fazla yer aldığı, buna ek olarak gelir ve kariyer fırsatlarında daha fazla eşitsizlikle karşılaştığı ülkeler için öncelikli bir hedeftir. Bu tarz sorunlar istihdama henüz girmeden önce ya da çalışma hayatı boyunca fırsat eşitsizliği olarak herkesin karşısına çıkmaktadır.

Eşitsizlik bakımından istatistikler neyi göstermekte?

İstatistiklere bakarak kadınların fırsatlara erişim konusunda daha dezavantajlı olduğunu söylememiz mümkün. Küresel olarak kadınların işgücüne katılımı %47’den daha azken erkekler için bu sayı %72 civarındadır. Bazı bölgelerde bu fark %50’den fazla olmuştur. Türkiye’de ise işgücüne katılım oranı kadınlarda %31,8 ve erkeklerde %69,4’tür. Ülkelerin kalkınmaları açısından bakıldığında, kadınların sahip olduğu sınırlı çalışma haklarının toplumsal ve ekonomik açıdan maliyetleri yüksek seviyede sonuçlara sahiptir.

İşgücüne katılım oranının yanı sıra cinsiyet açısından bakıldığında kadınlarla erkeklerin ortalama yıllık kazançları arasındaki farklar da belirgindir. Bu farkın nedenlerinden birisi olarak kadınlar arasında yarı zamanlı çalışanların oranının daha yüksek olması öne sürülebilir. “Cinsiyete dayalı saat farkı” olarak belirtilen bu yüzde, erkeklere ve kadınlara ödenen aylık ortalama saat arasındaki farkı temsil eder. Bir araştırma, 2018 yılında Avrupa Birliği genelinde kadınlara, erkeklere kıyasla ayda ortalama %12 daha az saat ödeme yapıldığını ortaya koymuştur. Genel ücret açığı bakımından Türkiye’de ise 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre kadınların ortalama yıllık kazancının erkeklerin ortalama kazancının %55’i kadar olduğu bulunmuştur.

Eşitsizlik başka hangi açılardan karşımıza çıkıyor?

İşgücüne katılım oranı ve gelir eşitsizliğinin yanı sıra iş hayatında farklı eşitsizlik sorunlarıyla da karşılaşılmaktadır: Kadınların çifte yükü, enformel çalışma ve ücretsiz aile işçiliği, güvensiz işler vb. konular bunu kapsamaktadır. Kadınların hem ücretli çalışma hem de evde gerçekleştirdikleri faaliyetlerinin eş zamanlı olması ile oluşan yüke “çifte yük” denir. Gelişmekte olan bazı ülkelerde kadınların ve erkeklerin karşılıksız emeğe harcadıkları zaman arasındaki fark 5 saatten fazla olabilmektedir. Bunun dışında, enformal çalışma ise düzensiz ödemelerin olduğu ve iş garantisinin bulunmadığı geçici iş biçimleri olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’de 2016 yılındaki bir araştırmaya göre kadınların %44’ü ve erkeklerin %30’unun bu şekilde çalıştığı bulunmuştur. İnsana yakışır iş hedefi kapsamında eşit fırsatlar ve haklar bu istatistikler açısından değerlendirilmelidir. İstatistikler, hedeften uzak olunduğunu ve bu yönde eşitleyici çalışmalar yapıldığını göstermektedir. Kapsayıcı bir perspektiften bakıldığında ise annelerin, farklı milliyetlerden veya engelli kişilerin bu eşitsizliklerden daha fazla zarar gördüğünü de söylemek mümkün.

Hangi yollarla bu eşitsizliği azaltabiliriz?

Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Madde 8 İnsana Yakışır İş ve Madde 5 Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ana ve alt hedefleri bu sorunları ortadan kaldırmak için bir yol gösterici görevi görmektedir. Bu hedeflerin yanı sıra bu bağlamda, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 2008-2009 yıllarında gerçekleştirilen “İnsana Yakışır İşin Kalbinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” Kampanyası kapsamında belirlenen dört temel stratejik hedef ve bu doğrultuda alınabilecek aksiyonlar belirlenmiştir. Bu hedefleri ve aksiyonları şu şekilde sıralamamız mümkün:

  1. Temel ilke ve haklar açısından uluslararası çalışma standartları oluşturulması: Eşitlik odaklı ulusal politikaların geliştirilmesi ve uygulanması, ayrımcılığın önlenmesi adına gerekli tedbirlerin alınması, kadın ve erkek çalışanların iş ve aile sorumluluklarını dengeleyebilmek adına kuralların konulması.
  2. İstihdam ve gelir fırsatlarının artırılması: Yeni teknolojiye ve gelişime yönelik eğitimlerin artırılması, kadınların spesifik olarak uzmanlaşmaların adına fırsatların artırılması girişimciliklerinin desteklenmesi ve bu maddelere dair farkındalık çalışmalarının yapılması.
  3. Sosyal koruma ve sosyal güvenliği genişletmek: İş sağlığı ve güvenliği açısından riskin azaltılması, gebelik iznine dair kuralların eşitlenmesi, kayıtsız işçiliğin azaltılması.
  4. Sosyal diyalog ve üç taraflılık (işçiler, işverenler ve hükümetler açısından): Kuralları oluşturan ve politika yapıcı yerlerde herkesin söz hakkının olması, kadınların ve eşitsizliğe uğrayan herkesin güçlendirilmesi adına farkındalığın artırılması.

Bu hedefler, kayıtlı ve kayıt dışı ekonomide kadın ve erkek tüm çalışanları kapsar. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin insana yakışır iş hedefleri kapsamında uygulanmasına yönelik ILO tarafından belirlenen toplumsal cinsiyet sözleşmelerini uygulayarak şirketler kendi içinde bu hedeflere destek olabilir. Bu noktada, ekonomik açıdan değerlendirildiğinde işgücüne katılım farklarının azalmasının GSYH’yı önemli ölçüde artıracağı öngörülmektedir. Araştırmalar, kadınların ücretli istihdam oranlarının erkeklerle aynı seviyeye yükselmesi durumunda, GSYH’nın ABD’de %9, Euro Bölgesi’nde %13 ve Japonya’da %16 oranında artacağı ortaya koymaktadır. Eşitliğin sağlandığı yolda hem mikro hem makro düzeyde olumlu yönde gelişmeler yaşanacaktır. Bu yazıda bahsedilenler dışında, iş hayatında toplumsal cinsiyet eşitsizliği; liderliğe bakış açısını, iş yükünü, farklı iş alanlarında karşılan sorunları, farkında olunmayan fakat davranışa yansıyan önyargıları ve psikolojik sonuçları da kapsıyor. Birçok çalışma ile ele alınan ve hayatımızın büyük bir parçası olan bu durumları gelecek yazılarda birlikte tekrar ele alıyor olacağız. Eşitliğe hayatınızın her alanında dikkat etmeniz dileğiyle, sonraki yazıda görüşmek üzere!

Daha fazla bilgi için:

Gender equality and decent work: Selected ILO Conventions and Recommendations that promote gender equality as of 2012 

The gender gap in employment: What’s holding women back?

Gender statistics

Policy Brief – Decent Work and Women’s Economic Empowerment: Good Policy and Practice

Kadınlar İçin Daha Çok ve İyi İşler İçin Çalışma Yaşamında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eğitim Rehberi