Kentsel Dayanıklılık IV: Belediyeler ve Yeşil Tahviller

Kategori: Etki Yatırımı, Finans Tarih: 5 Kasım 2020
2

Yazı serisinin diğer bölümlerine aşağıdan ulaşabilirsiniz:

  1. Kentsel Dayanıklılık ve Etki Yatırımı
  2. Kentsel Dayanıklılık II: Konutlar
  3. Kentsel Dayanıklılık III: İnsan Odaklılık

Yıllık 250 milyar doları aşan yeni ihraçlarla küresel yeşil tahvil piyasası, dikkat edilmesi gereken bir yatırım aracı. Yatırımcıların bu tahvillere gösterdiği teveccüh, son yıllarda pek çok devletin ve yerel yönetimin de yeşil tahvil piyasasına girmesine sebep oldu. Ülkemizdeki belediye kanunu da yatırım programlarında yer alan projelerin finansmanı için belediyelerin tahvil ihracı yapabilmesini mümkün kılmaktadır. Yeşil tahvil seçeneği, belediyelerimize yatırımcı havuzlarını derinleştirip çeşitlendirme ve makul şartlarda borçlanma imkânı sunmasının da ötesinde, toplumsal ve çevresel etki yaratmanın da önünü açacaktır.

Yeşil tahviller, geniş tanımları sayesinde yapılaşma, enerji, altyapı, ulaşım, afet yönetimi, gıda ve su ekosistemleri ve atık yönetimi gibi kritik kentsel ihtiyaçlar için ihraç edilebilmektedir. Bir projenin yeşil olabilmesi için fütüristik öğeler içermesi ya da kabul gören geri dönüş beklentilerini karşılayamayacak kadar maliyetli olması gerekmemektedir. Yeşil projelerin konvansiyonel alternatiflerinden daha güç ve maliyetli olduklarına dair genel kanı, bilimsel bir kabul değildir ve işbu projelerin uzun vadeli ekonomik, toplumsal ve ekolojik çıktıları da gözetildiğinde çoğu zaman daha makul seçenekler oldukları sonucuna varılabilmektedir. Ayrıca ihraççı belediyenin bir anda topyekûn “yeşil” olması da gerekmemekte; ilgili kriterlerin ihraca konu projede mevcut olması yeterli olmaktadır.

Kentsel dayanıklılık açısından, kentsel sistem ve ağları anlık ve süregelen risklere karşı kuvvetlendirecek, toplumsal ve ekolojik fayda yaratacak projelerin hayata geçirilmesi kritik öneme haizdir. Bu doğrultuda, yeşil tahviller aracılığıyla gerçekleştirilecek projeler için dört adım öne çıkmaktadır; doğru yönetim, doğru projelendirme, doğru partnerler ve şeffaflık. Bağımsız ve uluslararası standartlarda bir destek, denetim ve yönetim süreci kurgulanmalı ve süreçle ilgili gelişmeler şeffaf bir şekilde raporlanmalıdır. Ancak bu şekilde yatırımcı güveni tesis edilebilir ve gelecekteki benzer iş birlikleri için sağlam bir temel oluşturulabilir. Kentleri beşerî ve doğal risklere karşı güçlendirme baskısının arttığı şu günlerde, yükselen geleneksel borçlanma maliyetleri ve mevcut borç stokunu yönetmekte çekilen güçlükler de hesaba katıldığında, yeşil tahvil ihracı belediyeler için özgün ve güçlü bir alternatif olarak öne çıkmaktadır.

2013-2017 yılları arasında ihraç edilen yeşil tahvillerin, üçüncü taraflardan onaylı-onaysız, kamu-özel sektör, kredi notu, kaynak ülke ve para birimleri açısından dağılımı (Bachelet, M. J., Becchetti, L. ve Manfredonia, S. (2019), “The Green Bonds Premium Puzzle: The Role of Issuer Characteristics and Third-Party Verification”, Sustainability 11(4): 1098)